Türkçe Bilgi , Ansiklopedi, Sözlük

Çeşitli konularda makaleler içeren ve kullanıcıların yorum yazarak bilgi eklediği genel bilgi ve başvuru sitesi

Youtube

Kanalımıza abone oldunuz mu?

Youtube kanalımıza abone olarak hem sitemize destek olabilirsiniz hem de bilgilendirici videolarımızdan haberdar olabilirsiniz.

Hemen Abone Ol!

İletişim Bilgisi

Aşağıdaki bilgileri kullanarak site hakkında bize ulaşbilirsiniz

Telefon: +90 536 686 91 70

[email protected]

BALIKLARIN BESLENMESİ NASIL OLMALIDIR

Merhaba. Balıklar yeme çok istekli hayvanlardır. Onların her yem isteme hareketlerinde yem atarsanız bilin ki balıklarınız önce kabız olacak, karınları şişecek sonra da öleceklerdir. Balıklarınızı yemlemede amaç onların ihtiyaçları kadar yem vermektir. Çok yemlemek balıklarınızı çabuk büyütmez, çabuk öldürür. Yemlemede temel mantık şu olmalıdır: Günde 2 yahut 3 kere balıklarınızın 1 dakika içinde bitirebilecekleri kadar yem atmaktır. Balıklarınızın karınlarında ne aşırı bir şişkinlik ne de içine çöküklük olacaktır. Balıklarınızın açlıkla, ya da mideyle ilgili bir şikayetlerinin olmamasının göstergesi karınlarında tatlı bir bombelik olmasıdır. Dediğimiz gibi ne şiş ne içine çökük... Sakın sizi gördüklerinde suyun yüzeyine çıkmalarına, hareketlenmelerine aldanmayın. Çünkü bunları yem almak için sürekli yaparlar.

Attığınız yem kesinlikle kumların üzerinde kalmasın. Zira akvaryumda yenmeyen yem çürür ve suyu kirletir. Balıklarınızın yiyeceği yemi akvaryuma azar azar atmayın. Bir öğündeki yemlerini iki partiye bölüp önce birinciyi sonra da ikinci partiyi akvaryuma birden atın. Bundaki mantık akvaryumdaki büyük yahut baskın olan balık yemi azar azar attığınızda bütün yemleri birden toplayacak ve diğer küçük/baskın olmayan balıklara yem kalmayacaktır. Ancak birinci partideki yemi akvaryuma birden atarsanız özellikle de iç filtrenin önüne atarsanız balıkların hepsinin yiyeceği miktarda yem akvaryuma dağılmış olacak ve balıkların hepsi yemesi gereken yemi yiyeceklerdir. Şayet akvaryumunuzda diğer balıklardan küçük balıklar varsa atacağınız toplam yemi mutlaka iki bölümde atın. Çünkü bütün yemi bir anda akvartuma atarsanız küçük balıklar ağzına aldıkları yemi yemeye çalışırken büyük balıklar yemin hepsini toplarlar. Birinci partiyi verdikten 3 4 dakika sonra ikinci partiyi vermeniz daha uygun olacaktır.

Yavru balıklar daha hızlı büyümeleri için günde 4-5-6 kez yemlenebilir. Ancak azar azar sık yem vermeniz gerekir. Tıpkı insan yavruların sürekli annelerini emmesi gibi. Sık sık azar azar yem...

Yemlerinizi mutlaka kaliteli yemlerden seçin. (Sera, tetra gibi.) Sakın akvaryumcularda satılan kendilerinin ayarladığı ufak poşetlere bölünmüş yemlerden almayın. Zira onlar ucuz ancak kalitesiz yemlerdir. Onlar balıklarınız korumaz ve büyütmez. Sadece ölmemesini sağlar. Alacağınız yemi en fazla 3 ay içinde bitebilecek miktarda alın. Zira yemlerin içindeki vitaminler 3 aydan sonra kaybolmaya başlar. Daha sonra yem bozulmasa da vitaminleri kaybolacağı için sadece balıklarınızın karınlarını doyurmuş olursunuz. İhtiyaçlarını vermiş değil...

Asla tek yem vermeyin. Mümkün mertebe çok çeşitli yemlerle beslemeye çalışın. En az 3-4 çeşit yem... Balığınızın ihtiyacı neyse onu öğrenin ve o şekilde yem çeşitlemesi yapın. Örnek vermek gerekirse auratus türü balıklar otçul, imparator türü balıklar etçil, sarı prensesler hem etçil hem otçuldur. Bu demek oluyor ki auratus besleyen biri balıklarına çoğunlukla otçul yem verecek, imparatorda çoğunlukla etçil, sarı prenseslerde ise karışık... Şunu bilmek gerekir ki bir balık etçil de olsa bitkisel yem, otçul da olsa protein(etçil) yeme ihtiyaç duyacaktır. Onun için ara sıra normalin dışına çıkıp farklı yem vermek iyi olacaktır. Balıklarınıza ihtiyacı et de olsa ot da olsa mutlaka 2-3 güne bir salatalık, marul, haşlanmış ıspanak, bezelye verilmelidir. Zira sürekli kuru yem yiyen bir balığın kabız olması muhtemeldir. Bu besinler hayvanın midesini ve bağırsaklarını düzenler.

Balıklarınızın büyümesini, canlı renklere sahip olmasını, yavrulamasını istiyorsanız mutlaka kaliteli yemlerle günde 2-3 defa aşırıya kaçmadan yemlemelisiniz. Bir balığın ihtiyacı olan yemi verir, haftada bir sularının %20'sini çekip yeni su eklerseniz bilinki balıklarınız çok sağlıklı bir şekilde yıllarca sizinle birlikte kalacaktır. Bunlar yapıldığı halde hastalanması nadirattandır.

20 Yorum - Senin Görüşün Nedir?

#1 Balıklar
-
İbrahim
-
2015-09-08 10:07:15 +8

Çok teşekkür ederim kardeşim yardımcı oldunuz için

#2 Balıklar
-
Fatih
-
2016-01-12 11:31:47 +10

Çok teşekkürler öğrenmiş oldum

#3 Hasta
-
Ardahan
-
2016-05-18 22:57:27 +8

Balık ileşti soğol

#4 Hasta
-
Hamza
-
2016-05-18 22:58:37 +14

Balık ?????????

#5 bir sorum olacaktı
-
ekinsu
-
2016-08-06 15:50:52 +8

benim 3 tane japon balığım var 1 tane ezerek yem veriyorum çok atarsam ölürler diye korkuyorum ama yemi ezincede yem çok uzak oluyo ufak olunca da bir sürü yem oluyo ne yapmalıyım

#6 balık :(
-
cangül
-
2017-01-14 13:17:35 +20

balık aldım 2 tane birisi digeriden cok az küçük yem attıgımda hepsini neredeyse büyügü yiyor küçüğü açlıktanmı öldü yoksa sitrestenmi bilemedim

#7 kara balik
-
sehnaz
-
2017-03-15 10:30:22 +12

Peki benim iki kara baligim var ve aldığım yerden yem vermememi istedi ne yapabilirim

#8 Salvini chiclet
-
Ilqar
-
2017-03-28 11:06:06 +7

Salvini baligi iki defa kuruw koydu ikisindede yedi yavrulari wimdi kuruw koydukdan sonra kuruwu ayirmak istiyorum sizce cikarmi balik?

#9 5 balık
-
betul aydın
-
2017-06-07 15:03:26 +5

Allah razı olsun sizin sayenizde ogrendim

#10 balıklar
-
sema
-
2017-10-26 14:24:03 +4

Teşekürler bilmediğim bir çok bilgiye sahip oldum

#11 Eyw
-
Taha
-
2017-11-20 21:30:51 +2

Eyw bıro işe yarıyo bilgin

#12 Balık
-
....
-
2017-11-23 17:58:02 +4

Balık tek başına Yaşar mı??

#13 Süs balığı
-
Mecit
-
2018-02-21 15:15:54 +7

Süs balıkları (turuncu) günde kaç defa yem yemeli

#14 Süs balığı
-
Mecit
-
2018-02-21 15:16:49 +5

Süs balıkları (turuncu) günde kaç defa yem yemeli

#15 Miraç
-
Miraç
-
2018-03-26 21:20:13 +7

Ben fen projesi için balıkçı seçimde bilmediğim şeyleri öğrendim çook çook teşekkür ederim

#16 balıklar
-
sude
-
2018-05-13 13:52:25 +3

ya ilk defa balık alıcağım bu bilgiler çok işime yaradı bu sayfaya bakmasaydım balıkları almadan ölmüşlerdi çok teşekkür ederim ....


#17 Balıklar
-
Ali
-
2018-07-07 16:39:05 +3

Bezelye salatalık filan diyorsunuz ya onları nasıl verecez

#18 Teşekkürler
-
Elif
-
2018-10-29 08:32:31 +1

Çok bilgi edindim yeni balıklarıma sizin sayenizde iyi bakacağıma inanıyorum

#19 Palık
-
Portakal
-
2018-12-23 14:18:01 0

Ispanak vb gibi şeyler verin dediniz ama ya zarar verirse

#20 Lepistes - Beta Ve Gromi'ye Karşı
-
Serdar Yıldırım
-
2021-04-14 19:58:17 0


Okan, on yaşında bir çocuktu. Süs balıklarına meraklıydı. Evlerinde bulunan akvaryumda pek çok türden süs balığı bulunuyordu. Bir gün Okan’ın eline süs balıklarıyla ilgili bir kitap geçti. Bu kitabın bir sayfasında gayet güzel bir balık dikkatini çekti. Balığın resmi altında Beta diye yazıyordu. Diğer süs balıklarına oranla biraz iriceydi. Beta kesinlikle akvaryumdaki balıkların arasına bırakılmaz, akvaryum kenarına tespit edilmiş, yarıya kadar su dolu küçük bir kavanoz içinde bekletilirmiş. Mümkünse ayrı bir akvaryuma konması daha iyi olurmuş. O akşam Okan, babasına, Beta’dan bahsetti, kitaptaki resmi gösterdi ve bir Beta’nın akvaryumlarına çok yakışacağını söyledi. Bunun üzerine babası hafta sonunda bir Beta alacağına dair Okan’a söz verdi. Beta’yı aldıktan sonra Okan akvaryumla daha çok ilgilenmeye başladı. Beta, tek başına kuzu gibi duruyordu. Okan da onu seyrediyordu. Akvaryumdaki balıklar kavanozdan uzak geçiyorlardı. Bakışları ürkütücüydü Beta’nın, duygusuzdu, nedensiz kin ve nefret doluydu.

Beta’nın alınışı bir ay olmuştu ki, Okanlar on beş günlüğüne yazlığa gittiler. Yazlığa gitmeden önce Okan, Beta’ya ve akvaryumdaki balıklara tatil yemlerinden birer tane verdi. Bu tatil yemleri onların on beş günlük besin ihtiyaçlarını karşılardı. Aradan birkaç gün geçince Beta huysuzlaşmaya başladı. Son derece sinirli hareketler yapıyordu. Giderek bu sinirli hareketler sıçrama şeklini aldı. Kavanozdan akvaryuma geçmek istiyordu. Akvaryumdaki balıklar Beta’nın niyetini anlamışlar ve toplu olarak uzak bir köşeye sinmişlerdi. Beta bu tarafa geçerse korkunç son kaçınılmazdı. Birini bile sağ bırakmazdı Beta, can korkusuydu bunun adı.

Nihayet beşinci gün Beta amacına ulaştı. Kavanozdan bir sıçrayışta akvaryuma geçti. Beta’nın üzerlerine doğru geldiğini gören balıklar çil yavrusu gibi dağıldılar. Birkaç saniye içinde dört beş balığı hakladı Beta, birkaç dakika sonra otuzdan fazla balık, yarı parçalanmış halde, akvaryumun dibinde cansız yatıyordu. Ertesi gün Beta, zafer kazanmış bir kumandan edasıyla göğsünü germiş, gururla yüzüyordu akvaryumda. O, bütün gece gözünü kırpmamış, son kalan birkaç balığı saklandıkları yerden çıkararak parça parça etmişti. ‘ Oh be, şimdi rahatladım…’ diye düşündü Beta. ‘ Balık malık kalmadı akvaryumda. Onlar yok artık, ben varım, sadece ben…’
Beta, aniden düşünmeyi bıraktı. Hızla geriye döndü. Minicik bir su kabarcığının akvaryumun yüzeyine doğru yükseldiğini gördü. Az önce duyduğu ses buydu demek. Beta akvaryumun dibindeki küçük bir kayanın kovuğuna bir gözünü yanaştırdı. İşte o zaman akvaryumda yalnız olmadığını gördü. Kovukta bir lepistes vardı ve ona bakıyordu: “ Çık oradan dışarı..” diye bağırdı Beta. “ Çık dedim sana oradan, çık dışarı kozumuzu paylaşalım..”

Lepistes: “ Ben şimdi buradayım ve sen istiyorsun diye dışarı çıkacak değilim. Yani senin demenle ben dışarı çıkmam. Kozumuzu paylaşalım diyorsun, ne kozuymuş bu?
“ Çık dışarı kapışalım. Kim güçlüyse o galip gelir. “
“ Ya ben seninle kapışmak istemiyorsam, zorlayabilir misin beni buna?.. “
“ Pekala da zorlarım. Bir bakıma mecbursun. “
“ Mecbur muyum? Peki neden? “
“ Çünkü ben öyle istiyorum. Nerede karşıma bir balık çıksa saldırırım. Ne yapayım, böyle yaratılmışım ben. “
“ Böyle yaratılmış? Daha neler? Bana bak Beta, sen kalbinin sesine değil, aklının sesine kulak ver. O, dürtsün dursun seni, git saldır, git parçala diye. Sen hayır de, karşı çık. O, yine rahat bırakmayacaktır seni. Bu kez de saldırıver, parçalayıver, bir tanecikten ne çıkar diyecektir. Çok şey çıkar Beta, çok şey çıkar. Bir iki derken, tekrar onun her dediğini yapmaya başlarsın, onun oyuncağı olursun, o da seni kurar durur. “

“ Kalbimdeki o dediğin nedir? Kalbime nasıl girmiş? “
“ Bak Beta, kalbi olan her canlı dünyaya gelirken kalbinde iki şey bulundurur. Bunlardan biri iyiliği, diğeri kötülüğü emreder. Sen iyi sözler söyler, iyi davranışlar gösterirsen, iyi tarafın artı puan kazanır, gelişir, kötü tarafın ( yani o ) eksi puan alır, küçülür. Hep iyi olursan, kötülük nedir bilmezsen, kalbin iyiliklerle dolar, iyi kalpli, temiz kalpli olursun. Kalbin beyazlaşır, düşündüklerin berraklaşır. “
“ Kalp beyazlaştı diyelim, bu durumda o yok mu oldu? “
“ Hayır Beta, o hiçbir zaman yok olmaz. Onu kalpten söküp atmak mümkün değildir. Sadece çok küçülmüştür ve bir büyük beyazlığın kenarında bir küçük kara leke olarak varlığını sürdürür. Devamlı olarak hareket halindedir. Dürter seni, yalvarır. ‘ Ne olur şu kadarcık sözden bir şey olmaz, söyleyiver efendi..’ der. İyi taraf karşı çıksa ‘ Hayır efendi, söyleme. Karşındakiyle alay etmiş olursun. Alay etmek büyük günahtır. Büyük günahların affı yoktur. ‘ diyerek, o hemen araya girer. ‘ Efendiciğim, söyleyiver olsun bitsin, deyiver, hadi söyleyiver. ‘Eğer onun sesini duymamazlıktan gelir de, karşındakine kötü bir söz söylemezsen o sana küsmez, bir başka olayda seni yanlış yönlendirmek için fırsat kollar. Bir de devamlı olarak yanlış yapıp da yaptıkları yanlışları kabul etmeyenler, doğru olduğunu söyleyenler var. Bunlara tavsiyem şu olacak: Bilgiçlik taslamayın. Önce iyilik nedir, nasıl iyi olunur, iyi biri olmak için gerekenler nelerdir…bunları güzelce bir öğrenin sonra kendi davranışlarınızla kıyaslayın. “

Lepistes sözlerini tamamlayınca Beta sessizce oradan ayrıldı. Su seviyesinin orta kısmında akvaryumun bir başından, bir başına yüzmeye başladı.
“ Lepistes iyi tarafın artı puanından söz etti, giderek, kalbin beyazlaştığından bahsetti. Lepistes iyi bir balıktı ve iyilikleri anlattı yani kendini anlattı. Devamlı kötülük peşinde koşanların kalplerinin kararacağından, kapkara olacağından söz etmedi yani benden söz etmedi. Korktuğu için değil ama bir kötü sözü ağzına almaktan çekindi ve bana katil balık diyemedi. Lepistes konuşurken susan kalbimdeki o, şimdi bana devamlı olarak ‘ Kovuktaki küçük balık bizden değil, dışarı çıkarsa, aman verme, gagala onu Beta, gagala.. ‘ deyip duruyor. Lepistes kovuktan çıksa, büyük bir ihtimalle, bu çağrıya dayanamazdım. Dur bakayım. Kalbinin sesine değil, aklının sesine kulak ver dediydi. Demek ki, benim kalbimde beyazlık yok, iyi taraf kalmamış. Benim iyi bir balık olmam artık imkansız. O zaman bu akvaryumu lepistese bırakıp çekip gitmeliyim. Evet, çekip gitmeliyim.”
Beta “ Affet beni lepistes, affet beni…” diye bağırdıktan sonra akvaryumun dışına sıçradı. Günler sonra Okanlar yazlıktan döndüler. Okan, akvaryumun yanına geldiğinde rengarenk, salına salına yüzen lepistesten başka canlı balık kalmadığını üzülerek gördü. Beta, yerde cansız yatıyordu..

Okan derin üzüntülerle kahrolduğunu hissetti. Dizlerinin üstüne çöktü, kafasını elleri arasına aldı ve bütün kuvvetiyle sıktı. Nasıl bu derece korkunç bir hata yapmıştı. Beta gibi öldürerek yaşayan bir balığı akvaryumun yanına koymuştu. Beta nasıl becerdiyse kavanozdan akvaryuma geçmiş ve balıkların hepsini parçalamıştı. “ Hayır, hepsini değil, yanlış görmediysem sağ kalan bir lepistes var. Beta’ya karşı lepistes…Arada büyük güç farkı var. Üstelik Beta akvaryumun dışında? Neyse, ölü balıklar kokmuş ve zehirli gaz yayıyordur. Lepistes bari ölmesin, onu kurtaracağım.”
Okan bunları düşündükten sonra ayağa kalktı. Aynı anda Okan’ın anne ve babası odaya girdi. Okan onlara durumu anlattıktan sonra su dolu bir kavanoza lepistesi koydu. Akvaryumu temizledikten sonra, su doldurup ilaçladı. Bir süre bekleyip lepistesi akvaryuma bıraktı. Lepistes sağa - sola bakındı ama balık göremedi. Belli ki akvaryumda yalnız başına yaşayacaktı.

Aradan iki hafta geçti. Bir öğle vakti Okan elindeki su dolu torba içinde sürüyle balıkla odaya girdi. Lepistes yalnızlıktan kurtulacağı için sevindi. Günler birbiri ardına geçip giderken lepistes akvaryumdaki balıklarla güzel arkadaşlıklar kurdu. İyi olaylardan söz etmesi onun sevilmesine neden oldu. Bir gün lepistesin Beta’dan bahsetmesi ve onunla arasında geçenleri anlatması iyi olmadı. Balıklar arasında bir gromi balığı vardı ve bu hırçın balık lepistesin anlattıklarından hoşlanmamıştı.
Bir gün Okan ders çalışıyordu. Akvaryumdaki balıklar arasında Okan’ın ne yaptığına dair tartışma çıktı. Kılıç balığı, Okan’ın, kitaptaki harflere bakarak uyumaya çalıştığını, yazarken bir başka günün uyku programını hazırladığını, silerken uykusunu sildiğini söyledi. Japon balığı, Okan’ın kitaba bakarak boyunu uzattığını, yazarken kilo aldığını, silerken kilo verdiğini söyledi.

Lepistesin fikri ise şöyleydi: Okan kitaba bakarak öğreniyor, yazarken öğrendiklerini yazıyor, silerken yanlış yazdıysa onları siliyordu. En doğrusunu ben biliyorum diyen gromi, Okan’ın kitaba bakarken dudaklarının kıpırdadığını, ağzının oynadığını, bundan dolayı yazdıklarını yediğini, yazarak yiyecek ürettiğini, güzel olmadıysa silerek yok ettiğini söyledi. Balıkların çoğu, kılıç doğru söylüyor, en büyük Japon, var mı gromi gibisi deyip onları alkışlarken kimsecik lepistesten yana çıkmadı. Yakın arkadaşları bile lepistesi desteklemedi. Akvaryumdaki balıkların üçe bölünmesi tartışmayı giderek kızıştırdı. Yüksek sesle fikrini açıklayanlar çoğalınca lepistes, bu ortam bana göre değil. Kavgalı, gürültülü yerlerden hoşlanmıyorum, diye düşünerek akvaryumun bir başka köşesine doğru yüzmeye başladı.
Gromi, lepistesin uzaklaştığını görünce harekete geçti. Günlerdir bu anı beklemişti. Akvaryumu hükmü altına almak, balıkları istediği gibi yönetmek istiyordu. Diğer balıkların içinde karşı çıkacak karakterde balık yoktu. Lepistes öyle değildi. Dış görünüşünden pek bir şey belli olmuyordu. Sıradan bir balık sayılırdı. Tam işi sertliğe döküp hükümdarlığını ilan edeceği sırada lepistesin Beta olayını anlatması ilk anda canını sıkmıştı ama iyi olmuştu. Neredeyse baltayı taşa vuracaktı. Daha sonra lepistes ilgi odağı haline gelmiş, devamlı olarak onu göz hapsinde tutmuştu. Gün gelir lepistesi haklardı. Bunun için uygun zamanı kollamıştı. İşte o zaman gelmişti. Gromi hakaret dolu cümleler söyleyerek lepistesin üstüne gitti. Lepistes, grominin yaptığına bir anlam veremedi. Gromiden yana döndü ve onu beklemeye başladı. Gromi, lepistesin burnunun dibine kadar sokuldu ama lepistesin korkmamasına çok şaşırdı.
Gromi: “ Beni bir şeye benzetemedin galiba? “ diye bağırdı. "
“ Sen bir şeye mi benziyorsun? “ dedi lepistes.
“ Hayır, iki şeye benziyorum. Ne güzel tartışıyorduk, niye kaçıyorsun? “
“ Tartışma giderek büyüyordu, sonu kavgaydı. “
“ Kaçtın da kavgadan kurtuldun mu sanki? “
“ Bak gromi, ben kavgadan korkmam. Bana sataşan olursa önce uyarırım. Pişman ve perişan olacağını hatırlatırım. Şimdi seni uyarıyorum. Az önce söylediğin sözler için özür dile. Bu konuyu kapatalım. “
“ Sen kimsin de benim özür dilememi istiyorsun..” diyen gromi lepistese doğru hamle yaptı. Lepistes ondan böyle bir hamle beklediği için hazırlıksız yakalanmadı ve grominin hızla dönerek savurduğu kuyruğundan kurtulduktan sonra dişlerini grominin kuyruğuna geçirdi.
Bunun üzerine daha da hırslanan gromi sağa – sola kuyruğunu sallamasına karşın lepistesten kurtulamadı. Aradan zaman geçtikçe gromi yoruldu ve akvaryumun dibine çöktü. Olayı hayret dolu bakışlarla seyreden Okan oturduğu yerden kalktı ve kuyruğu parçalanmış, yüzemeyecek durumda olan gromiyi akvaryumdan alarak: “ Kavgasız günün geçmiyordu. Sataşmadığın balık kalmadıydı. Ne yapacak diyerek seni takip ediyordum. Sonunda belanı buldun. Haydi, git bahçede yüz “ dedi ve gromiyi pencereden dışarı attı. Bir daha Okan akvaryuma yabancı balık koymadı ve akvaryumdaki balıklar lepistesin önderliğinde gül gibi geçinip gittiler.
SON

Yazan: Serdar Yıldırım

Görüşün Nedir?

Karakter Sayacı:
0