Türkçe Bilgi , Ansiklopedi, Sözlük

Çeşitli konularda makaleler içeren ve kullanıcıların yorum yazarak bilgi eklediği genel bilgi ve başvuru sitesi

Youtube

Kanalımıza abone oldunuz mu?

Youtube kanalımıza abone olarak hem sitemize destek olabilirsiniz hem de bilgilendirici videolarımızdan haberdar olabilirsiniz.

Hemen Abone Ol!

İletişim Bilgisi

Aşağıdaki bilgileri kullanarak site hakkında bize ulaşbilirsiniz

Telefon: +90 536 686 91 70

[email protected]

Büyük (Asya) Hun İmparatorluğu

Makale Sayfaları
Büyük (Asya) Hun İmparatorluğu
Büyük (Asya) Hun İmparatorluğu 2
Büyük (Asya) Hun İmparatorluğu 3
Büyük (Asya) Hun İmparatorluğu Askerî Teşkilatı
Büyük (Asya) Hun İmparatorluğu Ekonomik Yapısı

Böylece, M. 48'de, ayrı siyasî vasıfları kesinlik kazanan iki Hun devleti arasındaki büyük fark, güneydekinin Çin tabiiyetini devam ettirmesi, Kuzey devletinin ise istiklalini daima koruması idi. Bundan başka, Güney Sibirya, Cungarya ötesine kadar Batı ve İç Asya'da iktisadî ehemmiyeti bilinen bütün şehir devletleri de, Kuzey Hun Devletinin idaresinde idi. Dolayısıyla siyasî ve askerî Çin saldırılarının ana hedefini teşkil ediyordu. Daha Hun İmparatorluğunun bölünmesi ile sonuçlanan iç mücadeleleri ustaca istismar eden Çin, Hunlara bağlı doğudaki Moğol-Tunguz karışımı Wuhuan ve Sienpi (Hsienbi) kütlelerini kışkırtmış, bunların sürekli baskıları neticesinde Hun Devleti, Doğu Moğolistan'da kontrolü kaybederken, batı bölgesinde de tahrikçi Çin siyaseti ile karşılaşmıştı. Bu sebeple, en tesirlisi Yarkent Krallığı olmak üzere, Şanşan (Loulan, Lobnor'un güneyi), Turfan vb. bölgelerdeki ayaklanmalar ile uğraşmak zorunda kalındı (46-60 yılları). Hun Devletinin buralarda, bilhassa Çin'in sömürücü tutumu ile Yarkent kralı Kien'in çok merhametsiz davranışından perişan düşen halk tarafından, kurtarıcı gibi karşılanması ve duruma hakim olduktan sonra, yeniden baskı altına aldığı Çin'i, sınır kasabalarında serbest ticarete mecbur etmesi (61-65), Çin'i tam kararlılık içinde ve doğrudan doğruya askeri harekâtla Hun Devletini çökertmek hazırlığına sevk etti. İmparator Mingti (58-75), Ç'engti (75-89) ve Hoti (89-105) devirlerinin ünlü generali Pan Ç'ao'nun yüksek kumandasında kalabalık Çin ordularının, 30 yıl süren harekâtı sonunda Kangk'ü'ye kadar (Kaçgar, Hami, Yarkent, Hoten dahil) sayısı 50'yi bulan zengin ve kervan yolu üzerinde olduğu için, iktisadî yönden önemli şehir, Çin idaresine geçti. Bilhassa 73-74, 89-90-91 yılları harekâtında ağır kayıplara uğrayan Hunlar, İç-Asya'da hakimiyetlerini kaybederken, doğuda da Sienpi'lerin hücumlarına (en şiddetlisi 89-91 arasında) maruz bulunuyorlardı. İki cephede, sürekli savaşlar vermek zorunda kalan Kuzey Hun Devleti, son tanhuların başarılı müdafaalarına rağmen, kuvvetten düştü, durum aleyhte gelişti. Hakimiyetlerini, Güney Sibirya'ya ve Cungarya'ya kadar genişletmeğe muvaffak olan Sienpi'lerin hükümdarı Tanshihhuai (aş. yk. 147-156) tarafından, nihayet saf dışı edilen Kuzey Hunlarının (ihtimal Tanhu Avitokhol zamanında) toprakları, düşman kabilelerin istilasına uğradı. Siyasî iktidarlarının zayıflamağa yüz tuttuğu tarihlerde, esasen memleketi terk etmeğe başlayan Hunlardan (büyük çapta göçler 91'de ve 155'e doğru), Kuça civarında kalan Yüepan-Yüebanlar dışındaki kalabalık kütleler, batıya çekilmişlerdi ki, bunların şimdiki Güney Kazakistan bozkırındaki soydaşlarına (Çiçi Hunları) katıldıkları anlaşılmaktadır.M. 48'den beri, Çin sınır bölgesinde yaşayan ve kuzeyden gelecek saldırılar için Çin'in ileri karakolu bir tampon devlet durumunda olan Güney Hunları da pek huzurlu değildi. Kukla tanhulara karşı, Hun kabileleri, sık sık başkaldırıyorlardı. 94, 124 ve 140 yıllarında görülen ayaklanmalar güçlükle bastırılmış, bunları 153, 158 isyanları takip etmişti. Bu senelerde Kuzey Moğolistan'ı işgal eden Sienpi'ler, güneye doğru baskılarını artırarak, Hun devleti için tehlikeli olmağa başladılar (177'den itibaren). 188'de Çin hükümetince tayin edilen tanhunun tamamen Çin'e teslim olma kararı üzerine Hunlar tarafından öldürülmesi, devleti başsız bıraktı. Kabileler, diğer tayinli iki tanhuyu da tanımadılar ve dağınık kabile hayatına döndüler. Son tanhunun, Çin başkentinde hapsedilmesi ve ülkenin 5 eyalete bölünerek Çinli askerî valilerin gözetimine verilmesi ile, Güney Hun Devleti de sona erdi (M. 216).

Bununla beraber, Sienpi baskısı yüzünden bilhassa 3. yy.'ın 2. yarısında güneye gelmek suretiyle Çin'de sayıları gittikçe artan Hunlar, Çin idaresi altında ve Çinli halk arasında, varlıklarını korumayı bildiler. Çin'de, Han sülalesi iktidarının zayıflamağa yüz tuttuğu tarihlerde (180'den itibaren) birbirleri ile mücadeleye girişen generallerin tutumu, büyük değişiklik meydana getirmiş, siyasî birliğin parçalanmasına yol açmıştı ("16 Devlet" devri). Sui hanedanının, birliği ihya ettiği 589 yılına kadar süren bu devrede Türk kütleleri, başta Tabgaç (Wei) sülalesi olmak üzere, müstakil devletler kurmuşlar ve Han iktidarının son bulması ile, M.S. 220'lerde, tekrar sahnede görünen Güney Hun kabile başbuğlarının idaresinde nüfuzlarını artırarak, zamanla hemen bütün Kuzey Çin'i Türk hakimiyetine almayı başarmışlardı. Bunu sağlayan kuvvet, yukarıda zikredilen asî generallerden biri olan Ts'ao Ts'ao'nun, savaşlarında yardımları olduğu için, Şansi bölgesine yerleştirdiği 19 Hun kabilesi idi. Kalabalık olan ve her fırsatta Çin idaresine başkaldıran (meselâ 271, 294, 296 yıllarında) bu Türk kütlesi, millî benliğini koruyor ve eski tanhu ailesi mensuplarına karşı saygı beslemeye devam ediyordu.

19 kabileden biri T-opa (Tabgaç), biri de büyük Tanhu Mo-tun ailesinin indiği Tuku veya T'uko idi. Hun Tuku (T'uko) başbuğu, eski tanhular neslinden ve Hun elig'lerinden olan Liu Yüan (Liu, bu devirde Tuku ailesine Çinlilerin verdiği addır) çetin bir hürriyet mücadelesi verdikten sonra, dikkat çekici bir siyasî kavrayışla, 500 sene önceki atalarının, eski Han sülalesi ile olan dostluklarını ve "kardeş"liklerini de ileri sürerek ve hatta kendi sülalesine "Han" adını vererek, bu Çin bölgesinde (merkez: P'ing ç'eng) Türk devletini kurmağa muvaffak oldu (304-329. 1. Chao). Çin başkenti Loyang'ı zapt etti (311). Kendisinden sonra, Çin'in öteki başkentini de ele geçiren kardeşi Liu Ts'ung'un geliştirdiği bu siyasî hakimiyet şuuru; idare, başbuğ aileleri arasında el değiştirmesine rağmen, devam etti (başlıca Hun sülaleleri: 2. Chao: 329-351, Hsia: 407-431, Kuzey Liang: 401-439 ve bunun devamı: Lou-lan krallığı, 442-460; Turfan civarında). Aynı şuur, Tsükü (Chuch'ü) Mengsün tarafından kurulmuş olan son Hun devleti "Kuzey Liang"ın 439 yılında Tabgaç hükümdarı T'aivvu'nun baskısı ile başkent Gutsang işgal edilerek yıkılması üzerine, buradan kaçıp kurtulduğu anlaşılan Türk Açına [Asena, Bozkurt] ailesinin temsil ettiği büyük Göktürk Hakanlığı'na ulaştı.

Çin sahasında Hun adı altındaki siyasî hayatları böylece tarihe karışmakla beraber, M.Ö. 1. asırda Çi-çi iktidarının yıkılması neticesinde, etrafa dağılmış olarak Sogdiana'nın (Seyhun-ötesi) doğusunda, Kafkaslar'ın kuzeyinde, hatta Dinyeper nehri civarında ve bilhassa Aral Gölünün doğu bozkırlarında varlıklarını devam ettiren Türk kütleleri, oradaki diğer Türk zümreleri ve 1. asır sonlarından 2. asrın yarısına kadar, doğudan gelen Hun kalıntıları ile çoğalmışlar ve uzunca bir müddet sakin bir hayat yaşamak suretiyle güçlerini artırmışlardır. Bunların, büyük ihtimalle iklim değişikliği yüzünden veya son yıllarda gelişen yeni bir görüşe göre, 110-350 yıllarında doğudan gelen Uar-hun baskısı karşısında batıya yöneldikleri ve sonra Avrupa Hun İmparatorluğu'nu kurdukları anlaşılmaktadır. Bu kütlelerin batıya Sibirya'ya doğru Çin sahasından uzaklaşmalarından dolayı, haklarında, 2 asır gibi uzun bir süre yazılı bilgi bulunamadığı gerekçesine dayanılarak, Hiungnularla aynı kavim sayılamayacakları yolundaki bazı iddialara rağmen, Atilla zamanında, bütün Avrupa'da Türk hakimiyetini gerçekleştirenlerin, bu Asya Hunları neslinden oldukları çeşitli vesikalarla belgelenmektedir.

Prof. Dr. İbrahim KAFESOĞLU
TÜRK MİLLİ KÜLTÜRÜ

Görüşün Nedir?

Karakter Sayacı:
0