İklim Değişikliği
Gösterilen Sayfa 2 / 7
B. Geçmişte Yaşanan İklim Değişiklikleri
Zamanımızdan yaklaşık 2 milyon yıl önce karasal buzulların alçak enlemlere doğru inmesiyle başlayan 4.zaman (Kuaterner), Buzul Çağı olarak da anılmaktadır. Ancak bu çağı; buzulların devamlı geliştiği ve yeryüzünün her tarafını kapladığı bir dönem olarak algılamamak gerekir. Bu çağda kutupların ve karaların büyük bir bölümünün örtü şeklindeki buzullarla kaplandığı dönemler olduğu gibi, buzulların inceldiği ve büyük çapta ortadan kalktığı dönemler de olmuştur.
Buzul ilerlemelerinin ve yayılmalarının görüldüğü zaman dilimine buzul dönemi (glasyal dönem), gerileme ve çözülmenin görüldüğü döneme ise; Buzullar arası dönem (interglasyal dönem) denilmektedir.
Buzul çağı boyunca çok büyük boyutta glasyal ve interglasyal dönemler yaşanmıştır. Örneğin, zamanımızdan yaklaşık 18.000 ile 22.000 yıl önce, bütün Kuzey Yarım Küreyi etkileyen ve Avrupa'yı tamamen kaplayan buzulların kalınlığı en yüksek değerine ulaşmış ve deniz seviyesi bugünküne göre 125 metre alçal-mıştır. Bugünkü Bering Boğazı tamamen kara parçası hâline gelmiş ve Sibirya ile Alaska birleşmiştir. Nitekim bu yoldan kolayca yapılan göç nedeniyle, Amerika yerlilerinin Asya kökenli olduğu söylenmektedir.
Günümüzden yaklaşık 14.000 yıl önce yeryüzündeki sıcaklık artmaya buzullar çekilmeye başlamıştır. 11.000 yıl kadar önce ise, sıcaklığın tekrar hızlı bir biçimde düşmesiyle ABD'nin kuzeydoğusu ve Avrupa'nın kuzeyi buzullarla örtülmüştür. Bu buzul ilerlemesinden 1.000 yıl sonra sıcaklık yavaş yavaş yükselmiş ve günümüzden yaklaşık 8.000 yıl önce de, bu karasal buzullar tamamen ortadan kalkmıştır.
Yüzyılımızdan 6.000-5.000 yıl önce, küresel ortalama yüzey sıcaklığı bugünkünden 1°C daha yüksektir ve interglasyal peryodun veya Holosen (en son jeolojik devir)'in en sıcak dönemidir. Bu döneme Orta Holosen Maksimumu adı verilmektedir. Bu dönem bitkilerin geliştiği, çeşitli ekosistemlerin oluştuğu ve dünyanın bugünkü görünümüne yaklaştığı dönemdir. Bunun için bu zaman dilimi Klimatik Optimum olarak da adlandınlmaktadır.(OHver 2002)
Daha sonra iklimde bir soğuma dönemine girilmiştir. Küçük buzul çağı bu peryotta Alp buzulları gibi dağ buzulları yeniden oluşmuş, buna karşılık karalar üzerinde bir buzullaşma görülmemiş ve Kuzey Yarım Küre yaklaşık olarak bugünkü görünümüne kavuşmuştur.
Zamanımızdan yaklaşık 1.000 yıl önce, Kuzey Yarım Küre, nisbeten sıcak ve kurak bir iklime sahiptir. Sıcak ve kurak yazlar, soğuk olmayan ilkbaharlar yaşanmıştır. Ortaçağ Klimatik Optimumu dönemine rastlayan bu dönem, birkaç yüzyıl devam etmiştir.
1200'lü yıllarda ılıman, ama çok kuvvetli hava olaylarının görüldüğü, çok değişken bir iklim hâkimdir. Bu nedenle birkaç yüzyıl fırtına, yağış, sel ve kuraklığın görüldüğü ekstrem sıcak ve soğuk yıllar birbirini takip etmiş ve özel likle Avrupa'da bu yıllarda çok büyük kuraklıklar yaşanmıştır.
1400-1550 yıllan arasında iklimde kararlı bir dönem yaşanırken, 1550'Ierin ortalarında ortalama sıcaklık düşmeye başlamış, bu soğuma eğilimi yaklaşık 300 yıl kadar devam etmiştir. Bu dönem Küçük Buzul Çağı olarak adlandırılmaktadır. Bu süreçte Alp Buzulları daha da gelişerek, yamaçlardaki vadilere doğru akmış, sert ve uzun kışlar ile kısa ve yağışlı yazlar yaşanmıştır.
Bu dönem içinde 1816 yılının ayrı bir önemi vardır. Avrupa o yıl çok büyük bir kıtlık yaşamış, açlıktan çok sayıda insan ve hayvan ölmüştür. Yine ABD ve Kanada, Mayıs-Eylül arasında Arktik havanın baskınına uğramış, çok soğuk günler yaşanmış, bunun için bu dönem iklim tarihine Yazsız yıl olarak geçmiştir. Bu ülkelerde yaz döneminde 1.800 kişi donarak ölmüştür.
19. yüzyılın ortalarına kadar görülen ve yukarıda özetlenen iklim değişiklikleri, doğrudan doğal iç ve dış kuvvetlerle ilişkilidir. Yani insanların tarih sahnesine çıkmasından sonra da uzunca bir süre iklimdeki değişmeler doğal yollarla olmuştur. Ancak bu tarihten itibaren sanayi devrimiyle birlikte insanların, çeşitli etkinliklerinin de iklimin üzerinde etkili olduğu bir döneme girilmiştir. Bu durum insanların 3 temel ihtiyacı olan beslenme, üreme ve barınma ihtiyacını karşılayabilmeleri ve her geçen gün yaşam standartlannı yükseltebilmeleri için doğayı tahrip ederek doğal dengeyi bozmalarından kaynaklanmaktadır.
Fosil yakıtların aşırı kullanımı, ormanların tahribi, yanlış arazi kullanı mı, Doğal kaynakların bilinçsizce tüketimi ve atmosfere salınan sera gazları ile hızlı nüfus artışı, sanayi devriminden beri hızla atmosferin,dolayısıyla iklim sisteminin doğal yapısınsına neden olan olaylardır.Özellikle atmosferde biriken sera gazlarının atmosferin doğal sera etkisini kuvvetlendirdiği, küresel ortalama sıcaklıkta görülen artışın bundan kaynaklandığı iddia edilmektedir.
Nitekim 1800'lü yılların sonlarında küresel ortalama sıcaklık yükselmeye başlamış, 1900 ile 1940 yılları arasında atmosferin alt kısımlarının ortalama sıcaklığı 0.5°C kadar artmıştır. Bu sıcak dönemden sonra 25 yıl süren bir soğuma dönemi yaşanmış, 1960 ve 1970 sonlarında ise bu soğuma dönemi sona ermiştir.
1970 ve 1980'lerde küresel ortalama yıllık sıcaklıkta yıldan yıla, bölgeden bölgeye çok değişen, dünyasal boyutta bir ısınma görülmüştür. Küresel ısınma özellikle 1980'li yıllardan sonra daha da belirginleşmiş, 1990'lı yıllarda en yüksek değere ulaşarak yüzyılın en sıcak 10 yılı yaşanmıştır.
Eski iklim kayıtlarına göre, 20. yüzyılda görülen ısınmanın süresi ve değeri, son 1000 yılın herhangi bir döneminde görülenden daha fazladır.
20 yüzyıl 1000 yılın en sıcak yüzyılıdır. 1990'h yıllar en sıcak 10 yıl, 1998 en sıcak yıl, 2001 ise, ikinci en sıcak yıldır. (1998 yılındaki rekor düzeydeki sıcaklık artışına o yıl etkili olan El Nino olayı neden olarak gösterilmektedir.
Küresel, yıllık ortalama sıcaklık 1990 yılından 1998 yılma kadar yaklaşık 0,7°C artmıştır.
Küresel yıllık ve mevsimlik ortalama sıcaklıklar 1979-1998 döneminde bundan önceki herhangi bir dönemdekinden daha hızlı bir biçimde artmıştır.
20. yüzyılın başından beri Kuzey Yarım Küre'nin Doğu Asya dışındaki, orta ve yüksek enlemlerinde geniş karalar üzerindeki bulut kapalılığı %2 oranında artmıştır. Buna paralel olarak da buralarda yağışlarda hızlı bir artış olmuştur.
Geniş karalar üzerinde küresel boyutta bir ısınma gözlenmiştir. Şüphesiz küresel ortalama yeryüzü sıcaklığındaki artış dünyanın her yerinde aynı değerde olmamıştır. Örneğin, uzun süreli ısınma eğilimi 40°-70° kuzey enlemleri arasındaki geniş kara parçalan üzerinde daha fazla olmuştur. Buna karşılık Atlas Okyanusu'nun kuzeyinde, son 25-30 yıllık dönemde Türkiye'nin de yer aldığı Doğu Akdeniz ve Karadeniz havzalannda tam tersine bir soğuma eğilimi vardır. Bunun atmosferde, dış kaynaklı uçucu küçük parçacıkların birikiminden bozulan radyasyon koşullan sonucu ortaya çıktığı kabul edilmektedir. Bu bölgelerde atmosferdeki çeşitli gazların ve partiküllerin yoğunluğunun önümüzdeki yıllarda da artması beklenmektedir. Ancak artan sera etkisi nedeniyle yine de bu bölgelerin, diğer bölgelere göre daha az olmakla beraber ısınacağı tahmin edilmektedir.
1970'lerden beri süren çalışmalarda, elde edilen yapay uydu görüntüleri de değerlendirilerek artan sıcaklığa paralel olarak değişik bölgelerdeki kar örtüsünde bir azalma, buzullarda ise incelme ve geriye çekilme görülmüştür. Örneğin; Kuzey Kutbu'ndaki deniz buzullannın alansal yayılışında her 10 yılda, ortalam %2.7 oranında, Alp Dağları ve Himalalar üzerindeki buzullarda ise önemli oranda hem alansal hem de hacimsel bir azalmanın olduğu gözlenmeş-tir. Yine ABD Deniz Kuvvetleri'nin elde ettiği sonar verilerine göre Kuzey Buz Denizi'ndeki buzların kalınlıklarında geçen 20-30 yıllık dönemde 2-3 metreye varan bir azalma ile Bering Denizi'ndeki buz örtüsünde %5'lik bir azalma olmuştur. Buna karşılık Antarktika deniz buzlanda bir değişme tespit edilememiştir.
20. yüzyıl boyunca deniz seviyesinde yılda ortalama 1.0 ile 2.0 mm arasında bir yükselme gözlenmiştir. Bu artış 19. yüzyıl boyunca görülen artıştandaha fazladır. 20. yüzyıl boyunca görülen 10-25 cm arasındaki bu yükselmenin,geçmiş 300 yıldaki küresel ısınmadan mı, yoksa yer kabuğundaki hareketlerdenmi kaynaklandığı henüz bilinmemektedir.
Son yıllarda Dünya'nm bazı bölgelerinde daha çok hissedilen ve belirlenen iklim değişikliği özellikle de sıcaklık artışı, bir çok fiziki ve biyolojik sistemleri etkilemiştir.
Bunun önemli sonuçlarını aşağıdaki şekilde özetlemek mümkündür.
Orta enlemler yüksek enlemlere doğru genişlemiştir.
Bazı bitki ve hayvanların sayısı azalmıştır.
Yeryüzü ve troposferdeki sıcaklık artışı nedeniyle kar ve buz örtüleri alansal ve hacimsel olarak azalmıştır.
Nehirlerde ve göllerde geç donma, erken çözülme gözlenirken, buzullarda bir gerileme görülmüştür.
Geçen 30 yıl içinde dünyanın farklı bölgelerinde olağanüstü hava olayları yaşanmıştır. Kuraklıklar tropikal siklonik fırtınalar, seller gibi daha bir çok hava ve iklimle ilgili doğal afetler, daha sık ve etkili olarak görülmüştür.
Küresel boyutta geçen 10 yıl boyunca atmosfer kökenli afetlerin sayısı iki kat artmıştır. Sürekli kuraklık ve çölleşme, 1.2 milyar insanın yaşamını tehdit etmektedir. Bir tek 1997-1998 El Nino olayı tahminen 110 milyon insanı etkilemiş, 100 milyar ABD dolar ekonomik kayba neden olmuştur. 1950-1999 yılları arasındaki hava iklimle ilgili doğal afetlerin neden olduğu ekonomik zarar 960 milyar ABD doları civarındadır.
Bir çok tropikal hastalık yüksek enlemlere ve kutuplara doğru yayılmış, salgın hastalıklarda gelişen teknolojiye rağmen bir artış olmuştur.
1861 yılından beri yapılan sıcaklık ölçümlerine göre, 1998 yılından sonra en sıcak yıl olan 2001 yılında 2371 kişi yaşamını yitirmiş, 13 milyar ABD dolan ekonomik kayıp olmuştur (Cornford, 2002) (Tablo 32). Buna karşılık dünyanın değişik bölgelerinde bu tür doğal afetlerde, 1998 yılında 42.000,1999'da 45.000, 2000 yılında ise 4.000 kişi ölmüş, 1998 yılında 75 milyon, 1999'da 21 milyon ve 2000 yılında ise 13 milyon ABD doları ekonomik kayıp yaşanmıştır.
18 Yorum - Senin Görüşün Nedir?
cok guzel yazmıslar ellerine saglık
Yapmak istediklerimiz sadece lafta kalmamalı. Güzel bir yazı.
ÇOK GÜZEL OLMUŞ KİM YAZDIYSA ELLERİNE SAĞLIK ÇOK İŞİME YARADI
çok güzel çok işime yaradı+
süper olmuş ama keşke özetide olsaydı :)
Maddeler halinde olabir mi
Gerçekten guzel ve bilgilendirici bir yazı
Gerçekten guzel ve bilgilendirici bir yazı
Gerçekten guzel ve bilgilendirici bir yazı
Gerçekten guzel ve bilgilendirici bir yazı
ÇOK GÜZEL BİR YAZI
KONUYU HALKLAR ELE ALMADIKÇA DEVLETLERİN ALDIĞI VE ALACAĞI ÖNLEMLER YETERLİ OLMAYACAK. FOSİL YAKITLARIN KULLANIMININ SIFIRLANMASI GECİKECEK. GERİ DÖNÜLMEZ EŞİK AŞILDIĞINDA, DÜNYAMIZIN TÜM CANLI HAYATINI SONLANDIRMASI ÖNLENEMEYECEK.. ŞU ANDA Kİ GİDİŞAT BU. ÇÖLLEŞMENİN DAHA HIZLI GELİŞECEĞİ PEK ÇOK YÖRENİN HALKI, AÇ KALINCA, HENÜZ ÇÖLLEŞMEMİŞ OLAN BÖLGELERE GÖÇE BAŞLAYACAKLAR. DÜNYAMIZ KARIŞACAK. ÇARE, SAVSAKLAMAKTAN VAZGEÇİP ÖNLEMLERİN HAYATA GEÇİRİLMESİNİ SİSTEME KAVUŞTURMAK. HENÜZ VAKİT VAR İKEN. SAYGILAR.
bu küresel ısınma'yla vermiş olduğunuz bilgiden hiçbirşey anlamadım neden mi derseniz herşeyi kısa ve öz anlatacgınıza en küçük ayrıntıya kadar girmişsiniz biz dahi diliz ki bunlarıın hepsini bilelim isterdim ki kısa bir özet geçsydnz ama neyse bu da güzel hiç yoktan güzeldir TEBRİKLER:d:D
ben çok beğendim yorumunu ''dilara'' cım dediğin gibi çok uzun
Hiç beğenmedim bok gibi
Çok iyi yapmışlar sağolun
ben yeni nesil beni güzel egitin bana örnek oluunnn
ben çok beğendim hem çok yararlı herkesin dediği gibi lafa değil hayata geçirmeliyiz .Bu arada projeme çok faydalı oldu