Türkçe Bilgi , Ansiklopedi, Sözlük

Çeşitli konularda makaleler içeren ve kullanıcıların yorum yazarak bilgi eklediği genel bilgi ve başvuru sitesi

Youtube

Kanalımıza abone oldunuz mu?

Youtube kanalımıza abone olarak hem sitemize destek olabilirsiniz hem de bilgilendirici videolarımızdan haberdar olabilirsiniz.

Hemen Abone Ol!

İletişim Bilgisi

Aşağıdaki bilgileri kullanarak site hakkında bize ulaşbilirsiniz

Telefon: +90 536 686 91 70

[email protected]

Bilgi Toplumu ve Ekonomik Gelişme

KİTABIN ADI : Bilgi Toplumu ve Ekonomik Gelişme
KİTABIN YAZARI : Prof.Dr.Hüsnü ERKAN
YAYINEVİ VE ADRESİ : Türkiye İş Bankası Yayınları
BASIM TARİHİ : Eylül 1998


KİTABIN ÖZETİ :

1. SANAYİ TOPLUMU VE SANAYİ TOPLUMUNDA EKONOMİK GELİŞME
Sanayi devrimi ile birlikte yeni bir yaşam biçimi ortaya çıktı. Böylece sosyal, politik ve kültürel alanlarda değişimler başladı. Teknolojik gelişmeler bu gelişmelere önayak oldular. Sanayi devrimi, beraberinde sanayi toplumunu oluşturdu. Üretim evden fabrikaya taşındı. Bir işbölümü oluştu. Bu da üretim gelişmesine büyük katkılar sağladı. Fakat bu durum sanayi toplumunda ikiye bölünmüş bir sosyal yapı oluşmasına da neden oldu. Bunun sonucunda toplumsal bütünleşmeyi sağlamak için sosyal güvenlik sistemleri ve politikalar geliştirildi.

Sanayi toplumundan bilgi toplumuna hızlı bir geçiş söz konusuydu. Bu, gelişme hızı ve insanların teknolojiye kolay adapte olmaları sayesine olmuştur. İnsanlığın adaptasyonunun yüksek olmasının neticesi, bilgi toplumunun sanayi toplumundan daha hızlı ve köklü olacağının göstergesidir. Gelişmekte olan ülkelerin sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçişleri az gelişmiş ülkelerden daha hızlıdır. Az gelişmiş ülkelerin geri kalması bir yana dönüşümleri de yetersizdir.

Entegre sosyo-ekonomik gelişme süreci alt ve üst yapı donatımlarının karşılıklı ilişkilerine bağlıdır. Entegre sosyo-ekonomik üst yapı gelişimde temel unsur üretim faaliyeti ve yatırımlardır. Her iki unsurun nihai amacı insan ihtiyacına yöneliktir. Altyapı ise ekonominin doğal, maddi, kurumsal ve personel donatım teçhizat toplamıdır. Bu ekonomilerin gelişme düzeyi üretim faktörlerine, donatımlarına ve iş dağılımına bağlıdır. Alt ve üst yapının birlikte oluşturulması sonucu sosyo-ekonomide birbirlerini tamamlarlar ve ekonomide istenen sonucu verirler. Üst ve alt yapının etkileri geliş, büyüme, tedarik, alışkanlık ve finansman etkileridir.

Entegre gelişim sürecinde ekonomik faaliyetlerin mekan boyutu yerel koşullara bağlıdır. Bu gelişmede finansal yapı, şehiriçi yerleşim yerlerinin farklılaşma süreci, merkez–çevre ilişkisi bunlarla yakından ilgilidir.

Sosyo–ekonomide yığılmalar özellikle nüfus ve ekonomik faaliyetlerin en yoğun olduğu yerlerde olmuştur. Tabii bu da şehirlerin manzara ve yapısında hızlı değişmeler ve bozulmalar meydana getirmektedir.

2. BİLGİ TEKNOLOJİSİ VE BİLGİ TOPLUMU
Bilgi teknolojisinin temelinde bilgisayarlar yatmaktadır. Bunlar sayesinde bilginin saklanması, işlenmesi, gerektiğinde kullanılması gerçekleşmekte ve temel araştırmalar için; mesela benzetim modeli ile bir yıldızın yok oluşu görüntülenebilmektedir. Aslında bilgisayarın temelinde de mikroelektronik yatmaktadır. Mikroelektronik sayesinde robotlarla tehlikeli deneyler, nükleer reaktörler gibi araştırmalar yapılmaktadır. Mikroelektronikteki gelişme telekominikasyonu da yenilemiştir. İlk olarak renkli T.V.'den kablolu T.V.'ye, videoya, uydu teknolojisine kadar hız kazanmıştır. Ayrıca biyoteknolojide insanların mikroorganizmalardan yararlanması biyoteknolojiyi hızlı bir şekilde geliştirmiştir. Buna örnek olarak DNA'dan genetik bilgi okumayı gösterebiliriz.

Bilgi toplumunda toplumsal gelişme ve gelişmenin dört önemli unsuru vardır: Bunlar ekonomik alan, sosyal alan, politik alan ve kültürel alandır. Bunlar zaman gecikmeleriyle gerçekleşmektedir. Zira değişim esneklikleri farklıdır. Ekonomik alan teknolojik gelişmelerin ilk yansıdığı ve kullanıldığı alandır. Ekonomik alanın genişlemesi ile yeni bir alan ortaya çıkar ve sosyal alan oluşur. Örneğin bilgisayar mühendisliği bu şekilde ortaya çıkmıştır.

Sosyal alanda ortaya çıkan yeni meslekler sosyal tabakaların örgütlenmesini ve politik mücadelesini başlatmıştır. Böylece sosyal alandan sonra politik alan oluşmuştur. Bu alanda hak aramak için sendikalaşmalar, parti gibi örgütlenmeler olmuştur. Tüm bu alanlardan sonra bu sürece en geç katılan kültürel alan olmuştur. Zira kültür atalardan kaldığı için bunların korunması öndedir. Bu nedenle etkilenmesi biraz daha geç olacaktır.

Sanayi toplumunda ön planda olan maddi ürünler yerine bilgi toplumunda bilgi üretimi önem kazanacaktır. Buna “Bilişimsel bilgi” de denir. Bilgi toplumunun bilişimsel bilgisi bilgi teknolojileri içinde geleceğe yönelik işlenmiş bilgidir. Bilişimsel bilgi hem bilgi toplumundaki üretim sürecinin hem de tüketim sürecinin en önemli girdisi olacaktır. Böylece emek, sermaye ve doğal kaynak şeklindeki diğer üretim faktörlerini önemli ölçüde ikame etmektedir.

Bilgi toplumunda bilgi ve iletişim teknolojisinin yarattığı ortam içindeki ekonomik faaliyet küreselleşme eğilimine girmiştir. Küreselleşme sürecinde girdilerin temini ve çıktıların pazarlanması için piyasalar artık dünya çapında düşünülmektedir.

Sanayi toplumundaki ekonomik yapıyı pazara yönelik mal üretimi için sermaye birikimi, işbölümüne dayalı üretimde uzmanlaşma ve üretim ve tüketimin ayrı mekanlarda olması belirlemekteydi.

Bilgi toplumunda bilişimci girişimcilik bilgi toplumuna geçişle birlikte bireye ve bireysel yeteneğe dayalı hızlı bir gelişmeye girmiştir. İşte bu bilişimci girişim olacaktır. Bu girişim türü üç aşama geçirmiştir:

a. Kişisel Girişimcilik: Bu girişimcilik türünde karar yetkisi tek kişidedir. Patron ve işçi kendisidir.

b. Yatırımcı Girişimcilik: sanayinin gelişmesi ile iş bölümü, yatırımlar ve uzmanlaşma artmıştır. Yine tek kişi işi kontrol ederken günlük işlerin yürütülmesi yöneticilere bırakılmıştır.

c. Manager Tipi Girişimcilik: Yönetimi bir kişi değil grup üstlenmiştir. Bu grup bilim adamları, halkla ilişkiler uzmanı, müdür, v.s. gibi kişilerden oluşturulur.

Bilgi toplumunun kuruluşları amaçlar, katkılar ve davranışlar konusunda herkesin ortak sorumluluk yüklenmesini gerektirir. Böylece katılımcı ve ortak sorumluluğa dayalı bir örgütsel yapı oluşur.

3. BİLGİ TOPLUMU VE TÜRKİYE

Türkiye sanayileşme sürecine geç başlamıştır. Bu süreç cumhuriyet döneminde başlamıştır ve bu kalkınma gayretleri ile ancak yarı endüstrileşmiş bir ülke durumuna gelebilmiştir. Türkiye sanayileşme çabasını sürdürürken sanayileşmiş ülkeler boş durmayarak hızlanmış ve yeni bir toplum yapısını sağlamıştır. Bu oluşum bilgi toplumudur. Atatürk devrimleri ve Cumhuriyet batı uygarlığını bir amaç ve yaşam biçimi olarak almıştır. Fakat bunların tam olarak uygulanmaması sonucu Türkiye az gelişmiş ülkeler arasında yer almaktadır.

Türk toplumunun sosyal yapısında sınıflaşma olmamasına rağmen son yıllardaki sanayileşme ve kalkınmanın sosyal politikalarla desteklenmeden gerçekleşmesi üst ve alt tabakaların oluşmasına yol açmıştır. Batı bunları sosyal bütünleşme ile yumuşatırken, Türkiye orta tabakayı tamamen eritmiştir (özellikle 1980'lerde). Sosyal bütünleşmenin artırılması orta tabakayı güçlendirirken, sosyal katmanlar arası geçişliliği ve diğer yandan dikey alışkanlığı artıracaktır.

Türkiye'nin sanayi toplumuna ve bilgi teknolojisine geçememesinin temelinde kültürel gecikme yatmaktadır. Avrupa Rönesans'tan sonra aydınlanma çağı ile herşeyi aklın ve bilimin ışığı altında açıklamaya çalışırken, Türk toplumu dünya görüşünü olayların neden – sonuç ilişkisine, akla ve fenne göre değil bir üst otoritenin değer ve inanç kalıplarına göre oluşturmuştur. Türk Toplumunu bilimsel bazlı düşünce ve dünya görüşü üzerine oturtması gereken aydınlarımız da maalesef duygusal, tepkisel ve yorumcu yaklaşımdan öteye gidemeyip, subjektif ve yüzeysel tartışmaların dışına çıkamamıştır. Bilgi toplumuna geçişte diğer bir engel de Türk insanının doğanın nimetlerinden faydalanma yolunu seçmesi ve üretmeye değil doğanın sunduğu fırsatlardan yararlanmaya çalışmasıdır. Bu, Türk insanını pratik zekası üstün, ancak yenilik ve yaratıcılığını sınırlı kılmaktadır. Oysa ki bilgi toplumunda insanların yaratıcılığı ve yenilikçiliği ön plandadır. Gerek yenilikçi ve yaratıcı kişiliğin olmayışı, gerekse de piyasa ekonomisinin merkezi olan rekabetçi, bağımsız insan tipinin olmayışı bilgi toplumu olma yolunda önemli engellerdir.

Türkiye'nin bilgi toplumuna geçişinde bahsedebileceğimiz tek avantajı Türk toplumunun sınıfsız bir yapıya sahip olmasıdır. Zira bilgi toplumu aşırı uzmanlaşmış ve iş bölümüne gitmiş bir toplum iken sınıfsız bir yapıyı öngörür. Fakat Türk toplumundaki kişi egemenliği bireyin yeteneğini açığa çıkarma ve geliştirme şansını azaltmakta, bireyi sosyal ilişki geliştirmeye ve bağımlılığa güdülemektedir.

Türkiye'yi bilgi toplumuna taşıyacak sağlam adımlar henüz atılmamıştır. Türkiye'nin kişi başına yaptığı %0.5'lik bilişim harcaması bunun en açık kanıtıdır. Eğer bilgi toplumuna geçmek istiyorsak bu uğurda süratle yeni teknolojiler geliştirmeli ve ülkenin iç dinamiğini harekete geçirecek adımlar atılmalıdır. Bilgi toplumuna geçiş için bilişim teknolojilerinin geliştirilmesi, verimlilik, kalite ve rekabetin artırılması, bilim ve teknoloji planlaması yapılması gibi hedeflerin ivedilikle uygulamaya konulması alınabilecek birkaç esastır. Bu önlemler bizim bilgi toplumu olma yolunda bir sıçrama yaptırmasa da bir alt yapı oluşturmada yardımcı olacaktır. Ayrıca bilgi toplumuna yöneliş için üretim, verimlilik ve etkinlik kaybına yol açan enflasyonist ortamla toplumun enerjisinin önemli bir kısmının kaybolmasına yol açan anarşi ve terörün durdurulması gereklidir. Sorunlara yüzeysel çözümler yerine köklü çözümler getirilmelidir. Uygulanacak politikalar yaratıcılığa, üretkenliğe, katılımcılığa ve başarıya yönelik olmalıdır. Bu uğurda kaybedilecek bir saniye bile olmadığı bilincine varılmalı, ülke çapında genel bir seferberlik havası içinde yenilikçi stratejiler geliştirilmelidir.

Görüşün Nedir?

Karakter Sayacı:
0