Türkçe Bilgi , Ansiklopedi, Sözlük

Çeşitli konularda makaleler içeren ve kullanıcıların yorum yazarak bilgi eklediği genel bilgi ve başvuru sitesi

Youtube

Kanalımıza abone oldunuz mu?

Youtube kanalımıza abone olarak hem sitemize destek olabilirsiniz hem de bilgilendirici videolarımızdan haberdar olabilirsiniz.

Hemen Abone Ol!

İletişim Bilgisi

Aşağıdaki bilgileri kullanarak site hakkında bize ulaşbilirsiniz

Telefon: +90 536 686 91 70

[email protected]

Otorite

Makale Sayfaları
Otorite
Sayfa 2
Sayfa 3
Sayfa 4
Sayfa 5

D-Özerklik Ve Özgürlük

İnsanlar özerkliğin özgürlük anlamına geldiğine inanırlar. İlk olarak özerkliğin özgürlük olduğu inancını Tocqueville Amerika'da Demokrasi adlı kitabında anlatan ilk yazardır. Tocqueville böyle bir düşüncenin insanları otoriteye teslim edeceğini ve zayıf düşüreceğini anlatır.

4- TANIMA: MUTSUZ BİLİNÇ

A-Hegel'in Yolculuğu

Hegel 1807'de ilk eserini yayımlar. Kitabının Efendilik ve Kölelik bölümünde, bir insanın “yalnızca tanınmak suretiyle” gerçekten var olduğunu yazar. Tanıma düşüncesi insana sıradanmış gibi gelebilir, otoritenin psikolojisinde trajik bir anlamı vardır. Otorite güç farklılıklarını tanımlama ve yorumlama sorunudur. Otorite duygusu, farklılıkların var olduğunu tanımaktan ibarettir. O aynı zamanda güçlülerin olduğu kadar zayıfların da ihtiyaç ve isteklerinin hesaba katılması demektir.

Ortaçağa ait inanç ve görüşler Hegel'in tanıma ve farklılık ilişkisinin tümüyle psikolojik bir fenmoen olduğu düşüncesine yol açıyordu. Hegel, bu öğelerin yer değiştirip durduğu, otoriteyi amaçlayan bir yolculuk yapar, yolculuğun sonunda, otoritenin gücünü hissettiği aynı zamanda özgür olduğu gergin ve bölünmüş bir bilinç bulur.

Hegel sosyal hayatta olduğu gibi, insanın içinde iki kişilik bulunduğundan bahseder. Bunlardan biri efendi diğeri köledir. Özgürlüğün doğuşunu tanımlar, kölenin geçtiği özgürlük aşamalarını anlatır. Bu aşamalar stoacılık, şüphecilik, mutsuz bilinç ve rasyonel bilinçtir. Bu yolculukta uğranılan istasyonların belirgin özelliği otorite bunalımlarıdır. Her bunalım kişinin daha önce inandığı şeye inanmamasıyla başlar. Bunlar inanmama değil yeni inanç kalıplarına geçiş araçlarıdır.

Kişisel otoriteye olan bu inançsızlık yöntemlerinin nedeni, ne tür bir otorite olduğuyla ilgilidir. Modern sanayi toplumlarında kişisel otorite biçimleri sevgisizlik örneği gösterirler. Bunlar ikiye ayrılır, biri sevgisiz otoritedir, kişisel özerkliğin otoritesi, diğeri paternalizm, sahte sevgiye dayalı otorite. Bu iki otorite kutbunun çevresinde, itaatsiz bağımlılık, yok oluş fantezileri ve idealleştirilmiş ikame davranışlar gözlenir.

Bu bölümde, bir otorite bunalımının kişiyi, tatminkar ve herşeye gücü yeten otorite görüşlerini reddetmeye nasıl yönelttiği, sonraki bölümde, gündelik yaşamda bu reddedişle uyumlu olacak iktidar koşulları, son bölümdeyse, bu yolculuğun öne çıkardığı ahlaki soruna değiniliyor.

B-Kopuş

Otoriteyi yeniden kavramak için atılması gereken ilk adım otoriteden geçici bir kopuştur. En tehlikeli adımda budur. Çoğu zaman en radikal kopuş gibi görünen şey bir yanılgı olabilir. Bunun örnekleri Fransız Jakoben düşünür Saint Just'ın eserlerinde görülür. O bir yerde özgürlüğün ne pahasına olursa olsun var olması gerektiğini, sadece hainleri değil kayıtsız kalanları da cezalandırmak gerektiğini anlatır.

Kopuş iki şekilde ortaya çıkar; maske aracılığıyla ve tasfiye yoluyla. Maske aracılığıyla kopmaya Gosse adında bir gencin babasından kopuşunu örnek olarak verebiliriz. Gosse'nin gözünde babası devasa bir prestije ve güce sahiptir. Babasının inatla doğruluğunu savunduğu bir konuda yanıldığını görmesi ondan kopmasını sağlıyor fakat onu babasına karşı isyankar etmediği gibi hesap sormaya da yöneltmiyor. Maske, kişinin etkilenmekten yada bir otorite tarafından ayartılmaktan korunmasını sağlıyor.

Arınmaya örnek olarak ise Andre Gide'yi verebiliriz. Andre'nin karısı Madeleine onun kendisine yazdığı tüm mektupları o yokken okuduktan sonra yakıyor. Bunu yapmasının sebebinin onu sevmediğinden olmadığını ifade ediyor. Andre ise “iyi olan neyim varsa bu mektuplara emanet etmiştim” diyor. Onun bunu ifadesi arınma işleminin özünü ortaya koyuyor. Arınma işleminde kişi etkiye bir karşılık vermeye yönelir. Maskede, arınma işlemi de bir otorite bunalımı sırasında olayı anlamaya yarayan araçlardır.

C-Kurban

Otoritenin ciddiyeti bir kere tanındıktan sonra, kişinin göğüslemesi gereken en önemli sorun, davranışlarda otoritenin tam olarak ne ölçüde etkili olduğudur. Bunu kavrama, otoritenin dikkatini çekmek için yapılan alçaltıcı şeyler kişiyi otoriteye bağımlı bir kurban yapar.

Anne ve babalar, patronlar yada sevgililer, acı veren kişiler olarak öne çıkarlar. Toplumsal açıdan bu görüşü Marx ifade etmiştir. Anne ve baba çocuğun acısını gerçekte olduğundan daha fazla tasavvur ederler. Mesela çocuğun düşmesini, bir yetişkinin çocuğun kafasına vurması şeklinde algılarlar. Bu tür olaylara “ikileme” denir. İkileme, kişinin, kendini diğer bir kişiyle yarı yarıya özdeştirmesidir. İkileme sempatiden çok empatiyi gerektirir. Empati; bir başkasının duygularını anlayabilmektir.

İkilemenin kullanımına bir örnek Franz Kafka'nın Kasım 1919'da babasına yazdığı mektuptur. Kafka mektupta çocukken başından geçen bir olayı anlatır. Franz Kafka'ya göre babası yanlış bir adam, babasına göre de oğlu yanlış bir oğul olmuştur. Sonuçta Franz Kafka bir kurban olmuştur.

Franz Kafka, mektubunda bir gece susamadığı halde rahatsız etmek için su istediğini, tehditlere rağmen susmadığını bunun üzerine babasının onu gece balkona çıkardığını, orada yalnız kaldığını, bu olaydan sonra itaatkar olduğunu fakat bu olayı asla unutamadığını, bunu da babasının kendisini sevmediğine delil saydığını anlatıyor. Bundan devamlı acı çektiğini ifade ediyor. Babasının verebileceği cevabı da yazıyor ve sonuçta kendisinin haklı olduğunu vurguluyor. Babasının yaptığının iyi bir disiplin yöntemi olmadığını söylüyor.

D-Meşruluk Ve Otorite Korkusu

Kişisel otoritenin meşruluğu, güç farklılıklarının algılanışından kaynaklanır. Otorite, otoritenin karakterinde erişilmeyen bir yan olduğunu ifade eder, bağımlı kişide bunu böyle algılar.

Eşru bir kişisel otoritenin şu iki şeyi yapabileceği kabul edilir: Yargılamak ve güven vermek. Otorite bağımlı kişi hakkında, onun bilmediği birşeyler de bilebilir. Bu onu yargıç konumuna sokar, aynı zamanda güven verici bir duruma getirir. O güçlüdür ve bilir; bu nedenle, başkalarını koruyabilir. Buradaki incelik kendisine bağımlı olanlar itaatkar olsun olmasın otoritenin sadece varlığı bile bu güveni sağlamaya yeterlidir. Bu güçlerin odağında, otoritenin uyandırdığı korku ve saygı bulunur, bu onun psikolojik açıdan meşruluğunun temelini oluşturur.

Hegel, bir otorite kişiliği sizden ne kadar uzaksa, o kadar çok korku ve huşu uyandırır, size ne kadar yakınlaşırsa o kadar az güçlü görünür, demiştir.

Görüşün Nedir?

Karakter Sayacı:
0