Türkçe Bilgi , Ansiklopedi, Sözlük

Çeşitli konularda makaleler içeren ve kullanıcıların yorum yazarak bilgi eklediği genel bilgi ve başvuru sitesi

Youtube

Kanalımıza abone oldunuz mu?

Youtube kanalımıza abone olarak hem sitemize destek olabilirsiniz hem de bilgilendirici videolarımızdan haberdar olabilirsiniz.

Hemen Abone Ol!

İletişim Bilgisi

Aşağıdaki bilgileri kullanarak site hakkında bize ulaşbilirsiniz

Telefon: +90 536 686 91 70

[email protected]

Adi Ortaklıklar

GVK Açısından Adi Ortaklıklar GVK uyarınca adi ortaklıklar, ortaklarından ayrı bir tüzel kişilik olarak değerlendirilmez. Bu nedenle adi ortaklıkların ortaklarının her biri gelir vergisi bakımından ayrı ayrı mükellef olarak kabul edilmiştir. Adi ortaklıklar KDV Açısından Adi Ortaklıklar Katma Değer Vergisi uygulamasında adi ortaklıklar bağımsız işletme birimleri olarak ayrı vergi mükellefiyetine sahiptir.

Buna göre, adi ortaklıklarca defter tutma, belge düzenleme, muhafaza ve ibraz ödevleri ile beyanname verme ve vergi ödeme gibi mükellefiyetlerin ortaklardan ayrı olarak yerine getirilmesi, ortaklığın Katma Değer Vergisi ile ilgili hesaplarının, ortakların varsa şahsi işletmelerindeki işlemlerden ayrı yapılması gerekmektedir. Öte yandan, adi ortaklıklarda, ortaklığın sona ermesi sonucunu doğurmayan hisse devri işlemleri Katma Değer Vergisine tabi olmayacak, ortaklığın sona ermesi sonucunu doğuran devir işlemlerinde ise vergi uygulanacaktır. Buna göre; adi ortaklıklarda, ortaklardan biri veya bir kaçının hisselerini diğer ortaklara veya üçüncü şahıslara devretmesi, bu şekilde ortaklıktan bazı ortakların ayrılması veya ortaklığa yeni ortakların alınması halinde, mevcut adi ortaklık, ortak sayısındaki değişiklik dışında aynen devam ediyorsa, bu hisse devri işlemlerinde vergi uygulanmayacaktır. Hisse devri işlemleri adi ortaklığın sona ermesi sonucu doğuruyor veya ortaklık, ortakların kararı ile fesh ediliyorsa, bu devir işlemlerine vergi uygulanması gerekmektedir. Vergi uygulaması aşağıdaki şekilde yapılacaktır: Ortaklardan biri veya bir kaçının hisselerinin diğer ortak veya ortaklara devredilmesi suretiyle ortaklığın sona ermesi halinde; devralan ortak veya ortakların kendi hisseleri ile satın aldıkları hisseler dikkate alınmaksızın, ortaklıkça, devralan ortak veya ortaklara teslim edilen toplam mal bedeli üzerinden Katma Değer Vergisi hesaplanacaktır. Ortaklık tarafından düzenlenecek olarak faturada ayrıca gösterilecek olan bu vergi ile ilgili dönem işlemleri ile birlikte adi ortaklığın son beyannamesine dahil edilerek beyan edilecek, devralan ortak veya ortaklar tarafından ise genel hükümler çerçevesinden indirim konusu yapılabilecektir. .-ÖRNEK (A), (B) ve (C)'nin 1 3 hisse ile yer aldıkları (ABC) adi ortaklığı, ortakların kararı ile feshedilmektedir. Bu fesih sırasında (C) hissesini (B)'ye satmakla mallar (A) ve (B) arasında paylaşılmaktadır. Ortaklıkta teslime konu emtianın değeri 60.000.000 lira ve bu emtianın tabi olduğu vergi nispeti %12'dir. Bu durumda, adi ortaklıktan (A) adına 20.000.000 liralık, (B) adına ise 40.000.000 liralık fatura kesilerek bu faturalarda 7.200.000 lira tutarında vergi hesaplanacak ve bu vergi adi ortaklığın son beyannamesine ithal edilecektir. (A) kendi şahsi işletmesinde 20.000.000 lira üzerinden hesaplanana 2.400.000 liralık vergiyi (B) ise 40.000.000 lira üzerinden hesaplanan 4.800.000 liralık vergili indirim konusu yapabilecektir. Katma Değer Vergisi yönünden işletme bazında değerlendirilen adi ortaklıklarda Katma Değer Vergisi beyannamesi ortaklık adına düzenlenecek ve ortaklardan birisi tarafından imzalanmak suretiyle vergi dairesine ibraz edilecek olmakla birlikte, ortakların verginin ödenmesi bakımından müteselsilen sorumluluk taşımaları nedeniyle, işlemlerde kolaylık sağlanması açısından adi ortaklık adına düzenlenecek beyannameye, ortakların adı, soyadı, adresleri ve bağlı bulundukları vergi dairelerini gösteren bir listenin eklenmesi gerekmektedir. Ancak, ortaklık beyannamesine eklenen bu listede yer alan bilgilerde herhangi bir değişiklik meydana gelmediği sürece listenin her dönem beyannamesine eklenmemesi uygun görülmüştür. Liste muhteviyatı bilgilerde değişiklik söz konusu olduğu tekdirde ise değişikliğe uygun olarak düzenlenecek listenin, değişikliğin vuku bulduğu dönem beyannamesine eklenmesinin gerektiği tabiidir. -Adi ortaklıklarda tarhiyatın muhatabı: KDV Md.44 uyarınca adi ortaklıklarda, verginin ödenmesinden müteselsilen sorumlu olmak üzere, ortaklardan herhangi birisi tarhiyatın muhatabı tutulmuştur. -KDV GT 25 hükümleri: Adi ortaklıklarda, ortaklığın sona ermesine neden olmayan hisse devri işlemleri, ortak ayrılmaları, yeni ortak alınması gibi nedenlerle Katma Değer Vergisi hesaplanmaz. Ortaklardan birinin veya bir kaçının hisselerini diğer ortaklara devretmesi nedeniyle ortaklığın sona ermesi halinde, devralan ortak veya ortakların kendi hisseleri ile satın aldıkları hisseler dikkate alınmaksızın ortaklıkça devralan ortaklara teslim edilen mal bedeli üzerinden Katma Değer Vergisi hesaplanacaktır. Ortaklıkça düzenlenecek olan faturada ayrıca gösterilecek olan bu vergi ilgili dönem işlemleri ile birlikte adi ortaklığın son beyannamesine dahil edilerek beyan edilecek, devralan ortak veya ortaklarca ise genel hükümlere göre indirim konusu yapılacaktır. Katma Değer Vergisi uygulaması bakımından işletme bazında değerlendirilen adi ortaklıklarda Katma Değer Vergisi beyannamesi ortaklık adına düzenlenecek ve ortaklardan birisi tarafından imzalanmak suretiyle vergi dairesine ibraz edilecektir. Verginin ödenmesinden ise ortakların tamamı müteselsil sorumlu olacaklardır. Adi ortaklıklar KVK Açısından Adi Ortaklıklar Adi ortaklıklar, kurumlar vergisi mükellefi değildirler. Kurumlar vergisinin uygulanmasında adi ortaklıkların yeri bulunmamaktadır. Adi ortaklıklar Tanımı İki ya da daha fazla sayıda kişinin emek ve sermayelerini ortak bir amaca erişmek üzere birleştirmeleri durumunda ortaya çıkan ortaklıktır. Adi ortaklık, Borçlar Kanununun 520 - 541. maddelerinde düzenlenmiştir ve tüzel kişiliğe sahip değildir. Taraflar doğrudan doğruya bir adi şirket kurabilecekleri gibi, kanun da, Ticaret Kanununda tanımlanan ortaklıkların belirgin niteliklerini bünyesinde toplamayan şirketleri adi şirket saymıştır (Borçlar Kanunu md. 520 3I. Bu nedenle, ticaret şirketlerinin aksine, bir ticari işletmeyi işleten adi şirketlerin ortakları bizzat tacir sayılırlar (Ticaret Kanunu m.14 1) Adi ortaklığın sadece iç ilişkilerde geçerli olmak üzere kurulduğu durumlarda bir iç ya da hususi şirketten söz edilir. Borçlar Kanununda adi ortaklığın kuruluşu özel olarak düzenlenmemiştir. Başka bir deyişle, iki kişi aralarında sadece sözlü olarak bir adi ortaklık kurmayı kararlaştırabilirler. Kurucu ve ortak sıfatını kazananların gerçekya da tüzel kişi olmaları önemli değildir. Yazılı şekil, zorunlu olmamakla birlikte, uyuşmazlık çıkması duıumunda bazı ispat kolaylıkları sağlaması açısından, tercih edilmektedir. Adi ortaklıkta her ortağın sermaye koyma borcu vardır. Bu sermaye nakit para, alacak, taşınır ve taşınmaz eşya ya da sadece emek olabilir. Kural olarak her ortağın sermayesi birbirine eşit olmalıdır. Bununla birlikte sözleşme ile bunun aksi kararlaştırılabilir. Borçlar Kanunu, ortakların kendi iç ilişkilerini diledikleri gibi belirleyebilmelerini mümkün kılan ve emredici nitelikte olmayan (yedek hukuk kural niteliğinde) bir dizi kural getirmiştir. Buna göre, örneğin, ortaklar nitelikleri gereği şirkete ait olan tüm kazançları aralarında paylaştırmakla yükümlüdürler (BK m. 522). Sözleşmede aksine bir açıklık yer almadıkça, ortakların kar ve zarara katılma oranları, getirdikleri sermayenin tutarına bakılmaksızın, birbirine eşittir. Sözleşmede ortakların yalnızca kara ya da yalnızca zarara katılma oranları gösterilmiş olabilir. Bu durumda saptanan oranlar hem zarara hem kara katılmaya uygulanır. Bir ortağın sadece kara katılması ve zararı paylaşmaması öngörülemez. Bunun tek istisnası, sermaye olarak sadece emeğini getiren ortaktır (BK m. 523). Adi ortaklığın iç ilişkideki, yani yönetim alanındaki işlemleri, kural olarak tüm ortaklar tarafindan birlikte yürütülür. Ancak sözleşme ile ya da sonradan alınacak bir kararla yönetim görevi tek bir ortağa birden fazla ortağa ya da ortak olması gerekmeyen üçüncü bir kişiye bırakılabilir. Bu durumda da kanun (BK m. 525 c. 2), her ortağın tek başına, yani diğer ortakların katılması olmaksızın ortaklığı yönetebileceğini hükme bağlamıştır. Fakat yönetici sıfatını taşıyan her ortak, diğer yönetici ortağın yaptığı her işleme, bunun tamamlanmasından önce itiraz etmek hakkına sahiptir. Buna karşılık, ortaklığa genel vekil atanması ve olağan (günlük) işlemler dışında kalan olağanüstü işlemler de (örneğin, yeni ortak alınması vb.) (BK m. 532) oybirliğinin sağlanması zorunludur. Esasen kanun (BK m. 524), kural olarak ortaklık kararlarının bütün ortakların oybirliğiyle alınacağını öngörmüştür. Ortaklık sözleşmesi ile ortaklardan birine verilen yönetim yetkisi ancak haklı nedenlerin varlığı durumunda diğer ortaklar tarafindan sınırlandırılabilir ya da tümüyle kaldırılabilir. Tek başına her ortak tarafindan kullanılabilecek olan bu yetki; özellikle yönetici ortağın görevlerini aşırı biçimde savsaklaması ya da yöneticilik için gereken yeteneği yitirmesi, örneğin, hacir altına alınması durumunda söz konusu olur. Kanun, ortaklığı yöneten ve yönetmeyen ortaklar arasındaki ilişkiyi de, sözleşmede açık bir hüküm yer almadıkça, vekalet sözleşmesi hakkındaki kurallara bağlamış ve yönetici olmadığı halde şirketin yönetimine karışan ya da kendisine tanınan yönetim yetkisini aşan ortağın vekaleti olmaksızın başkası adına hareket eden kişi sayılacağını öngörmüştür. Yöneticilerin diğer ortaklara hesap verme yükümlülüğü de vardır. Ortak sıfatını taşısın ya da taşımasın, her yönetici en az yılda bir kez diğer ortaklara hesap vermek ve gerçekleşen kar paylarını ödemek zorundadır. Hesabı verme yükümlülüğünü biryıldan fazla bir döneme uzatan anlaşmalar geçersizdir (BK m. 530 2). Bunun gibi, yönetici olsun olmasın, her ortak ortaklığın işlemleri hakkında bilgi alabilir. Bilgi alma hakkı sözleşme ile kaldırılamaz ve ortaklık defterleri ile evrakını incelemek ise mali durum hakkında özet çıkarmayı da kapsar (BK m. 531). Adi ortaklığın üçüncü kişilerle ilişkileri temsilciler aracılığıyla yürütülür. Temsilcilerin kimler olacağı sözleşme ile gösterilmiş bulunabilir. Böyle bir kural yoksa, BK m. 538 c. 3'deki kural uyarınca yönetici olan ortaklar aynı zamanda temsilci de sayılırlar. Üçüncü kişilerle işlem yapan bir ortak, ortaklık hesabına davranmakla birlikte, bunu açıklamamış, yani kendi adına davranmış ise işlemi yaptığı üçüncü kişiye karşı sadece kendisi alacaklı ya da borçlu olur. Buna karşılık ortaklardan biri ortaklık ya da diğer ortaklar adına üçüncü bir kişi ile işlem yapmışsa, diğer ortaklar ancak temsil hakkındaki hükümlere göre (BK m. 32 vd.) üçüncü kişinin alacaklısı ve borçlusu olurlar (BK m. 533). Sözleşme ile aksi kararlaştırılmış bulunmadıkça, ortaklar üçüncü kişilere karşı giriştikleri taahhüt ve üstlendikleri borçlar nedeniyle zincirleme (müteselsil) olarak sorumludurlar. Adi ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığı için, ortaklar birinci derecede sorumludurlar. Zincirleme sorumluluğun sonucu olarak, alacaklılar ilk aşamada ortaklara başvurabilirler. Bu başvurmada herhangi bir sıra gözetilmesi de zorunlu değildir. Bir ortağın kişisel alacaklıları ise, sözleşmede aksine hüküm bulunmadıkça, haklarını ancak o ortağın tasfiye payı üzerinde kullanabilirler (BK m. 534 c. 2). Adi ortaklik, sözleşmede öngörülen amacın elde edilmesi ya da bu amacı elde etmenin imkansız olduğunun anlaşılması ya da ortaklardan birinin ölmesi halinde sona erer. Ancak taraflar daha önceden ortaklardan birinin ölümü halinde ortaklığın ölen ortağın mirasçıları ile devam edeceğini kararlaştırmış bulunabilirler. Bunun gibi, ortaklardan birinin tasfiye payı hakkında cebri icra takibi yapılması, bir ortağın iflas etmesi ya da hacir altına alınması, daha önceden öngörülen sürenin dolması da sona erme nedenleridir. Kendiliğinden gerçekleşen bu sona erme halleri dışında ortaklar oybirliğiyle alacakları bir kararla da ortaklığı sona erdirebilirler.

Görüşün Nedir?

Karakter Sayacı:
0